imza ver

Çocuk Haklarının Korunmasında Çocuk Pornografisi ile Mücadele Öncelikleri



Çocuk pornografisi, çocuğu nesneleştiren ve onu cinsel bir haz aracı haline getiren büyük bir sorun alanıdır. Çocuk pornografisinin gerek nesnesi gerekse izleyicisi olan çocuğun gelişimini, olumsuz olarak etkiler, onu istismara ve dolayısıyla şiddete açık hale getirir. Çocuğun başta yararının gözetilmesi olmak üzere yaşama, gelişme ve katılım haklarını ihlal eder. Doğrudan veya dolaylı olarak ayrımcılığa uğramasına neden olur. Bu bağlamda çocuk pornografisinin çocuk hakları ihlali olduğu açıktır.

“Çocuk pornografisi, hangi yoldan olursa olsun, belirleyici özelliği cinsel amaçlı bir betimleme olmak üzere, çocuğu gerçek fiille ya da benzeştirme yoluyla cinsel etkinlik içinde gösterme ya da çocuğun cinsel organlarını herhangi bir biçimde teşhir anlamına gelir.”1

Çocuk pornografisinin, çocuğun cinsel sömürüsü sorunsalında çocuk satışı ve fuhuşu sorun alanlarıyla doğrudan neden sonuç ilişkisi bulunur. Çocuğun cinsel sömürüsüyle mücadele dahil olmak üzere çocuk haklarına saygı gösterilmesi, korunması ve geliştirilmesi konusunda ise Türkiye 1990’da Çocuk Haklarına dair Sözleşmeyi onaylamış ve 1995 yılında iç hukukuna almıştır.

ÇHS 19. madde çocuğun her türlü istismar ve kötü muameleye karşı korunması için; devletin yasal, idari, toplumsal, eğitsel bütün önlemleri almakla yükümlü olduğunu belirtir. 34. madde taraf Devletlerin, çocuğu, her türlü cinsel sömürüye ve cinsel suistimale karşı koruma güvencesi verdiklerini; özellikle çocukların pornografik nitelikli gösterilerde ve malzemede kullanılarak sömürülmesini önlemek amacıyla ulusal düzeyde ve ikili ile çok taraflı ilişkilerde gerekli her türlü önlemi almakla yükümlü olduğuna dikkat çeker.

Ulusal ve uluslararası alanda çocuk pornografisinin internette ve diğer gelişen teknolojiler üzerinde artan erişilebilirliği kaygı yaratmaktadır. 1990’lı yıllardan bu yana alanda yapılan çalışmalar; çocuk pornografisinin üretiminin, dağıtımının, ihracatının, naklinin, ithalatının, kasıtlı zilyetliğinin ve reklamının tüm dünyada suç olarak kabul edilmesi için çağrıda bulunmakta; hükümetler ile internet endüstrisi arasında daha yakın işbirliği ve ortaklığın önemine dikkat çekmektedir. Bu çağrı Çocuk Haklarına Dair Sözleşme, Çocukların Satılmaları, Çocuk Fuhşu ve Pornografisi Konusundaki İsteğe Bağlı Protokol’de de açıkça belirtilmektedir. Türkiye bu protokolü 2002 yılında 4755 sayılı kanunla iç hukukuna almıştır.2

Söz konusu protokol, çocuk pornografisinin ortadan kaldırılmasının, az gelişmişlik, yoksulluk, ekonomik eşitsizlikler, adil olmayan sosyo-ekonomik yapı, gereği gibi işlemeyen aile yapısı, eğitim eksikliği, kır-kent arası göç, cinsiyet ayrımcılığı, yetişkinlerin sorumsuz cinsel davranışları, zararlı geleneksel uygulamalar, silahlı çatışmalar ve çocuk ticareti dahil, bu durumu ağırlaştıran etkenleri ele alan bütüncül bir yaklaşım benimsemekle kolaylaşacağına dikkat çekmektedir.

Bu bağlamda protokol öncelikle;

  • çocuğu bir cinsel sömürü aracı haline getiren tüketici talebini azaltmak amacıyla kamuoyundaki bilinci arttırmak için çaba gösterilmesi
  • tüm taraflar arasındaki küresel ortaklığın güçlendirilmesi ve ulusal düzeyde hukukun uygulanmasının geliştirilmesi

gerektiğine dikkat çekmektedir.

Dolayısıyla çocuk pornografisi ile mücadelede “tüketici talebini” azaltmaya yönelik bilinç yükseltmek ve hukuki önlemleri geliştirmek öncelikli müdahale alanları olarak gündeme alınmalıdır.


1: Çocuk Haklarına Dair Sözleşme, Çocukların Satılmaları, Çocuk Fuhşu ve Pornografisi Konusundaki İsteğe Bağlı Protokol
2: http://www.tbmm.gov.tr/kanunlar/k4755.html

GERİ DÖN DESTEK OL ve İMZALA