imza ver

İnternet Üzerinde İfade Özgürlüğü ve Gözetim



On sene öncesine kadar sadece profesyonellerin ilgi alanında olan Bilgi ve İletişim Teknolojileri (BİT) son zamanlarda sıradan insanların hayatında gitgide daha fazla yer almaya başladı. Bu sürecin ikili bir karakteri bulunuyor. BİT bir taraftan gazete okumak, elektronik bankacılık gibi günlük yaşamı kolaylaştırıcı imkanlar sunarken diğer taraftan Twitter, Facebook vb. araçlarla bireylerin bulundukları ortamdan uzaklaşmadan kamusal alan içinde yer almalarını sağlıyor. Bu yönleriyle BİT tüm yaşamımızı etkileyip dönüştürme gücüne sahip bir kişisel uzantımız haline geldi.

BİT'in sağladığı kolaylıklar vasıtasıyla insanların kendilerini kişisel veya siyasi olarak ifade etmeleri geçmişe oranla çok daha kolay. Sosyal medya araçları vasıtasıyla herhangi bir birey teorik olarak yeryüzündeki üç milyar Internet kullanıcısına erişme yeteneğine sahip. Bu olanak, devletler tarafından kontrol edilmesi gitgide güçleşen bir tehlike haline geliyor. Baskıcı rejimlerde büyük maddi imkanlar sunularak veya işsizlik gibi tehditlerle ehlileştirilen anaakım medya çeşitli BİT araçlarıyla kolaylıkla devre dışı bıraktırılabiliyor.

BİRİ SİZİ GÖZETLİYOR

Ancak bunun önemli bir sakıncası bulunuyor. Internet üzerinde yapılan her arama, ziyaret edilen her web sitesi ve gönderilip alınan her mesajın istenmeyen ellere geçme tehlikesi bulunuyor. Tüm bunlar bir bireyi bütün özellikleriyle tanıma ve onun profilini çıkarma tehlikesini içeriyor. Snowden'ın ifşaatları bu işlemlerin tamamının ABD elektronik casusluk teşkilatı NSA tarafından yapıldığını belgeledi. Diğer bir deyişle, son on yılda binlerce yıllık casusluk pratiğinin niteliği değişti. NSA gibi örgütler yeryüzündeki üç milyar insanı gözetleyip fişleme sürecini “başarıyla” devam ettiriyor. Bu süreçteki işbirlikçileri ise Microsoft (Windows, Hotmail, vd.) , Google (Gmail, vd.), Apple ve Facebook gibi ABD kökenli büyük BİT şirketleri. Bu yarışta teknolojik yönden geri durumda olan ülke yöneticileri de geri kalmak istemiyor. Arap Baharı gibi BİT'in katkısının olduğu düşünülen kitle hareketleri özellikle baskıcı yönetimleri çare aramak zorunda bırakıyor.

Ülkemizde yakın zamanda bunun çarpıcı bir örneği yaşandı. İstanbul'da kalan son yeşil alanlardan biri olan Gezi Parkına AVM yapma inadı 31 Mayıs 2013'de Taksim civarında başlayıp dalga dalga tüm Türkiye'ye yayılan protesto hareketleriyle engellendi. 31 Mayıs'ta onbinlerce kişi İstanbul merkezinde polisle çatışırken iki büyük TV kanalından birinin penguen belgeseli, diğerinin ise aşçılık programı yayınlaması Türkiye'de kitle iletişim araçlarının halini tüm yurttaşlara gösterdi. Diğer yönden Twitter gibi sosyal medya araçlarının doğru ve güvenilir bilgi yayma potansiyeli ile haksızlıklara karşı çıkma süreçlerinde ne kadar önemli bir rol oynayabileceği herkesin gözü önüne serildi. Bunlardan öte, BİT'in önemi Aralık 2013'de yayınlanan yolsuzluk tapeleriyle bir kez daha ortaya çıktı. Dört bakanın istifa etmesiyle sonuçlanan ve Başbakanı da işaret eden tapeler sosyal medya aracılığıyla tüm ülkeye yayıldı.

SOSYAL MEDYANIN GÜCÜNE KARŞI DERİNLEŞEN SANSÜR

Milyarlarca dolarlık yolsuzluk haberlerinin BİT vasıtasıyla yayılması ve hiç kimsenin beklemediği bir anda sosyal medya aracılığıyla yayılan haberler üzerine milyonlarca insanın sokağa dökülmesi siyasal iktidarın panik içinde kalmasına yol açtı. Twitter ve Youtube gibi mecralar kapatıldı. 2014 başında 5651 sayılı yasadaki sansür hükümleri daha da ağırlaştırıldı. Ancak tüm bunlar BİT'in sunduğu imkanlar halkın Internet vasıtasıyla doğru haber alma imkanını tümüyle ortadan kaldırmaya yetmedi.

Son olarak AKP hükümeti radikal bir çareye başvurmuş görünüyor. Bu da NetClean ve Procera isimli yazılımların satın alınıp sansür ve gözetim faaliyetlerinde yeni bir aşamaya geçilmesi. Bu yazılımlar DPI (Deep Packet Inspection – Derin Veri Analizi) sınıfına giren sansür ve gözetleme sistemleri. NetClean yazılımının temini hükümetin yandaşı bir gazetede duyuruldu. Gazete haberine göre 40 milyon avroluk yazılım çocuk pornosu ile mücadele amacını taşıyor. Ancak sosyal medyayı “başbelası” ilan eden hükümetin derdinin çocuk pornosu olmayıp halkın haber alma hakkı ve ifade özgürlüğü olduğunu herkes görüyor.

Hükümet ile yakın ilişkisi olan “özel tekel” Türk Telekom tarafından alınması planlanan Procera alımı ise NetClean'in tersine büyük bir gizlilik içinde gerçekleştirildi. Bu alımdan halkın “içerden” bilgi sızdırılması ile haberi oldu. Procera NetClean'den çok daha etkin ve tehlikeli bir yazılım.

Bu sistemlerin tam kapasite ile devreye girmesinden sonra Türkiye'de bilinen anlamıyla Internet kalmayacak. Tüm Internet ağır bir sansür ve gözetim uygulamasına maruz kalacak. Bu nedenle tüm yurttaşların bu uygulamaya karşı seslerini yükselmeleri gerekiyor.

GERİ DÖN DESTEK OL ve İMZALA